Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington dönüşü uçakta gazetecilere sorulacak soruların kendisine saatler öncesinden ulaştığını açıkladı. Bildirici, soruların sıralaması ve içeriğinin Erdoğan’a sorulanlarla büyük ölçüde aynı olduğunu belirtti. Önemli konuların—ABD ile enerji anlaşmaları, Boeing uçak alımı ve F-35 görüşmesi—sorulmadığını vurgulayan Bildirici, İletişim Başkanlığı’ndan konuya açıklık getirmesini talep etti.
Bildirici paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bunun bir açıklaması var mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının Washington’dan havalanmaya hazırlandığı saatlerde gazetecilerin uçakta soracakları sorular liste halinde bana geldi. Hem de soruların altında kimin o soruyu soracağı da yazıyordu. Türkiye saatiyle 22.10’du sorular geldiğinde.
Bu soruları, tanık olmaları için iki gazeteci arkadaşımla daha Erdoğan ile sohbetin açıklanmasından saatler önce dün gece ve bu sabah erkenden paylaştım.
İletişim Başkanlığı’ndan Erdoğan’a sorulan sorular ve yanıtlarının medyaya gönderilmesinden sonra bendeki metinle karşılaştırdım! Gerçekten de bana saatler önce gelen sorular -sözcüğü sözcüğüne olmasa da- aynı şekilde Erdoğan’a sorulmuştu. Hatta soruların sıralaması da uyuyordu.
Gerçi daha önce uçaktaki gazeteciler, soruları kendilerinin belirlediklerini savundular ama eğer İletişim Başkanlığı ellerine hazır soru vermiyorsa nasıl oldu da bu sorular bana saatler öncesinden gelebildi? Umarım İletişim Başkanlığı ya da Cumhurbaşkanlığı’nın bu konuda bir açıklaması vardır.
Zaten sorulan sorular da çok eksik. Düşünebiliyor musunuz, ABD ile enerji alanında yeni anlaşmalar imzalanmış, Rusya’dan petrol ve doğalgaz almayın denmiş, Boeing uçak alımı için anlaşma imzalanmış! Ancak bunları sormamış uçaktaki gazeteciler…
Hadi hepsini geçtim, F-35 konusunda Trump ile görüşmede ne olduğunu bile sormaz mı bir gazeteci?”
MEHMET ÇEK: REZALET
Gazeteci Mehmet Çek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington dönüşü uçaktaki gazetecilere sorulacak soruların önceden hazırlandığı iddialarına tepki gösterdi. Çek, bu durumun “rezalet” olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanına eşlik eden gazetecilerin sadece iktidara yakın ve kamuoyunda karşılığı olmayan isimlerden seçilmesini eleştirdi. İletişim düzeninin değişmesi gerektiğini vurgulayan Çek, gazetecilerin soruları özgürce ve şeffaf şekilde sorması gerektiğini belirtti. Ayrıca ABD gezisi sonrası Erdoğan’a yöneltilmesi gereken önemli konuları hatırlatarak, basının bu görevini hakkıyla yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Çek, Bildirici’nin paylaşımını alıntılayarak attığı tweette şunları ifade etti:
“İstediğiniz kadar görmezden gelin, sağırları oynayın.
Tek kelimeyle `Rezalet` bu.
Kimsenin dünyanın en özgüvenli lideri olan Cumhurbaşkanımızı böyle bir meseleye alet etme hakki yok. Salın kardeşim kim ne sormak istiyorsa sorsun? Ayrıca kimselerin tanımadığı, kamuoyunda ve medyada hiç bir karşılığı olmayan isimleri uçağa doldurmak nedir?
Bırakın reytingi en yüksek isimler eşlik etsin cumhurbaşkanımıza?
Bu dünyanın izah kabiliyeti gibi sohbeti, insan ilişkisi de en güçlü, hatta bir sihri olan liderini neden sakınıyorsunuz siz? Aksine en sevdiği şeylerden ediyorsunuz Cumhurbaşkanımızı? Yapmayın Allah aşkına!
Beyler, bayanlar, sadece bu adetleriniz degil kurulu iletişim düzeni ve bu düzenin semiren bütün sözde ‘medya eliti’ çürümüştür.
Yakın zamanda yapılan değişiklikle, iletişim başkanlığına bu ülkenin saygın akademisyen ve düşünce adamlarından biri olduğu gibi oldukça mütevazı, şeffaf bir kişiliğe sahip Sn. Burhanettin Duran hoca geldi.
Şimdi kendisinden beklenen bu düzeni tepeden tırnağa değiştirmesidir. Bu değişikliğe de İletişim Başkanlığı binasından başlamasıdır.
`Bu organize bir operasyondur ve hedefinde yeni İletişim Başkanı var`
Uzun yıllardır aynı sistemde çalıştığı anlaşılan mekanizma niçin şimdi patladı? Bu sistem patlamak için İletişim Başkanlığında görev değişimini mi bekledi? Soruları hazırlayan yada uçaktaki gazetecilerden kim bu satışı yaptı? Kim sızdırdı? gibi soruların cevaplanması lazım.
Belkide tam bu yüzden Burhanettin Duran hocanın iletişim düzeninde değişiklik ve İletişim Başkanlığı’nda temizlik için elini çabuk tutmalı.
Ve son olarak; `Uçaktaki Gazeteciler`
Yıllardır bu `Uçaktaki Gazeteciler` fotoğraflarına yüzlerce kez baksamda bir ikisi dışında tanıdık, tanınmış bir simaya rastgelemedim.
Kim bu arkadaşlar? Aralarında yazdığı okunan, söylediği dinlenen birileri de var mı acaba? Mesela ölçümlerde bu ay en çok izlenen, bu hafta en çok okunan çıkan birileri?
Alıp önümüze `Uçaktaki gazeteciler` fotoğraflarından birini hep birlikte bakalım; fotoğraftakilerin tamamının reytingi bir Cüneyt Özdemir yapıyor mu acaba? Etmiyorsa niçin hepsi indirilip o bindirilmez? İlla iktidar yanlısı mı olmak zorunda devlet başkanına eşlik edecek gazeteciler?
Salın kardeşim hepsi eşlik etsin Cumhurbaşkanımıza.
Bakın başka bir şey daha diyorum; gittiğimiz yerlerde nasıl karşılandığımıza, Birleşmiş Milletler kampüs ve koridorlarında Cumhurbaşkanımıza gösterilen ilgiye vede dışardan Türkiye`ye bakışa kendi gözleriyle bir şahitlik etsinler?
İşin daha komik tarafı iktidara yakın diye bilinsede medyada reytingleri iyi nadir gazetecilerden Zafer Şahin, Taha Hüseyin Karagöz, Fuat Uğur, Cem Küçük, Ferhat Murat, Adem Metan gibi isimler de yok uçakta?
E onlar yok, bunlar da yok? Kim var abi?
Sadece iktidara `en` yakın kanalları parsellemiş olsalarda toplumsal hiçbir inandırıcılıkları da reytingleri, karşılılıkları da olmayan, part-time gazetecilik, full-time iş takipçiliği yapan saçma sapan bir medya düzeninin semiren sözde ‘medya eliti’ uçakta.
Bu düzen değişmeli!
Siyaset gibi uçağı da rekabete açın!
Reytingi en yüksekler binsin kardeşim.
Cumhurbaşkanının söylediği her kelimeyi en geniş kitlelere ulaştırabilme kapasitesine sahipler binsin.
Arkadaşlar; bu işlerin raconu / usulü bellidir. Gazeteciler sadece belli bir süre için alınır başkanın yanına ve gerek görülüyorsa konuda kalmak şartıyla sorulur sorular filan. Hepsi bu. Sonra bırakın istediklerini sorsunlar kardeşim.
Ne soracaklardı mesela ABD gezisinden dönen Cumhurbaşkanımıza?
– THY Boeing anlaşması
– F35 – F16 projeleri
– Heybeliada Rum Okulu
– Halkbank
– Nükleer enerji ve Doğal gaz antlaşmaları.
E bırakın sorsunlar?
Hatta bir adım daha ileri gideyim; Amerika gezisi dönüşü bu soruları sormayacak gazeteci de basın kartını yırtsın zaten!
İlgili arkadaşlara son sözüm;
Rahat olun; Huzurda siyaset dünyasının en özgüvenli, samimi lideri var. Dünyaya laf anlatan adam iki gazeteciye mi anlatamayacak?”