DEM Parti’den iki çıkış: 19 Mart operasyonları ve 11. Yargı paketi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, T24’ten Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı.

Tuncer Bakırhan İBB’ye yönelik 19 Mart operasyonlarıyla ilgili şunları söyledi:

Sürecin ruhu ve aklını yok sayan, geriye çeken bir girişimdi. Bir tarafla barışı konuşuruz ama siyasetin geri kalanını istediğimiz gibi şekillendiririz demenin adı olarak algılandı ve gelinen aşamada ne kadar yanlış bir durum olduğu açığa çıkmış durumda. Ne kadar yanlış olduğunu bence en fazla AK Parti çevresi görüyordur. AK Parti’de aklı selim, bugün sesi duyulmayan çok insanın açık şekilde bu operasyona yanlış dediğine şahidim. Bu anlamda operasyonu yürüten akıl, bu duruma artık bir son vermelidir.

“OPERASYONLAR YANLIŞTI”

19 Mart operasyonları yanlıştı. Ne amaçlanıyor olursa olsun, her açıdan yanlışa çıkan bir yoldur. Toplumda açık şekilde korku ve güvensizlik duygusu derinleştirildi. Sürecin ruhu ve aklını yok sayan, geriye çeken bir girişimdi. Bir tarafla barışı konuşuruz ama siyasetin geri kalanını istediğimiz gibi şekillendiririz demenin adı olarak algılandı ve gelinen aşamada ne kadar yanlış bir durum olduğu açığa çıkmış durumda. Ne kadar yanlış olduğunu bence en fazla AK Parti çevresi görüyordur. AK Parti’de aklı selim, bugün sesi duyulmayan çok insanın açık şekilde bu operasyona yanlış dediğine şahidim. Bu anlamda operasyonu yürüten akıl, bu duruma artık bir son vermelidir. 19 Mart hamlesi, bize barışın ancak ve ancak Türkiye’nin tüm demokratik güçlerinin, yani CHP’sinden sol-sosyalistlerine, kadın hareketlerinden ekolojistlere kadar, demokrasinin kırıntısına inanan herkesin ortak mücadelesiyle mümkün olabileceğini göstermiştir. Çözüm, sadece Kürt sorununun çözümü değil, Türkiye’nin topyekûn demokratikleşmesi sorunudur. Bu ülkenin kalbine yerleştirmemiz gereken hukuktur. Hukuk herkese lazım. Hukukun olmadığı bir ülke de hiç kimse güvende olamaz.”

“11. YARGI PAKETİNE KARŞIYIZ”

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, tartışılan “11. Yargı Paketi”nin sızmasına ilişkin de, “‘Henüz resmi olarak bize gelmedi’ diyor AKP hükümetinin yetkilileri. Adalet Komisyonu Başkanı’na da sordum. Ama sızan hali gerçekse eğer gerçekten durum vahim. Bu AKP taktiğidir; önce sızdırırlar, bir kamuoyunu yoklarlar. ‘Kim ne diyor?’ diye biraz tepkileri görürler. Ondan sonra da o yasayı resmi zeminlere taşırlar ama biz bu sızan taslağın resmileşmesini dahi kabul etmiyoruz. Gerçek anlamda insan haklarına aykırı bir düzenleme taslağını hep beraber gördük” diye konuştu.

Kılıç Koçyiğit, taslakta yer alan doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlara üç yıla kadar hapis cezası öngören hükümlerin yalnızca ifade özgürlüğüne değil, “yurttaşların varoluşuna kasteden bir yaklaşım” olduğunu nitelendirerek şunları kaydetti:

“LGBT+’lar olmak üzere toplumsal cinsiyet kalıplarına aykırı yaşayan herkesin hem kamusal hem özel alandaki varoluşlarını cezalandırma potansiyelini taşıyan bir yasa. Uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya aykırı ama buna rağmen getirilmek istendiğini ve sızdırıldığını biliyoruz. Benzer yasalar Rusya’da var ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Rusya’daki uygulamalara karşı aldığı kararlar ortada. Dönüp hükümeti onlara bakmaya davet ediyoruz. Eşit yurttaşlık meselesi ifade özgürlüğü ve insan onurunun temelini esas alır. Eşitlik meselesini sadece birbirine benzeyenlerin eşitliği olarak değerlendiremeyiz. Bu ülkede yaşayan her bir yurttaşın, her bir varoluşun eşit özgür yaşama koşullarından bahsediyoruz. Bunu ihlal eden her şeyin insan haklarını ihlal ettiğini, evrensel ilkeleri ihlal ettiğinin de altını çizmemiz gerekiyor. O anlamıyla açık ve net söyleyelim. Bu sızan teklife karşı muhalefet etmeye henüz resmileşmeden başlıyoruz ama dediğimiz gibi asla resmileşmesini de kabul etmiyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir